Bağ & Günen Hukuk Bürosu
Çalışma Saatleri

Pazartesi-Cuma : 09:00 -18:00

Bağ & Günen Hukuk Bürosu

ENGB

Yazılımın Eser Niteliği ve Hak Sahipliği

YAZILIMIN ESER NİTELİĞİ VE HAK SAHİPLİĞİ

  1. Yazılım bir eser midir?

Günlük hayatımızın dahi artık büyük bir kısmını oluşturan yazılımlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 2. Maddesinde bilgisayar programı adı altında “eser” olarak düzenlenmiştir. Ayrıca kanunun 6. Maddesinin 10. Fıkrası ile de, Bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya herhangi bir değişim yapılması da “eser” sayılmaktadır.

  1. Yazılımların patent olarak tescil edilmesi mümkün müdür?

Dünyada Amerika ve Japonya gibi bazı ülkelerin, yazılımları patent ve faydalı model koruması altına aldığı görülmektedir. Ancak Avrupa Patent Konvansiyonunda ve Avrupa Patent Organizasyonu üyesi pek çok ülkenin yasal düzenlemelerinde yazılımlar patent koruması altına alınmamaktadırlar. Türkiye’de de yazılımların patent korumasına alınması mümkün değildir, Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında eser olarak korunmaktadırlar.

  1. Yazılım üzerinde hak sahibi kimlerdir? Hakları nelerdir?

Eserlerin hak sahipliği hususu, Madde 8 ile düzenlenmiş olup; eser sahibi onu meydana getiren olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla yeni bir yazılım ya da geliştirme meydana getiren yazılımcı, eser sahibi olmaktadır. Kanun eser sahiplerine bazı haklar tanımaktadır ve bu haklar 13. Madde ve devamında sıralanmaktadır. Bu hakları detaylandırmak gerekirse;

  • Mali Haklar
  • İşleme hakkı (21. Madde)
  • Çoğaltma hakkı (22. Madde)
  • Yayma hakkı (23. Madde)
  • Temsil hakkı (24. Madde)
  • İşaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı (25. Madde)
  • Manevi Haklar
  • Eserin kamuya arz edilmesi (14. Madde)
  • İsminin belirtilmesi (15. Madde)
  • Eserde değişiklik yapılmasını önleme (16. Madde)
  • Eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları (17. Madde)

Bu haklardan mali olanlar devredilebilirken, manevi hakların devri ya da bu haklardan feragat mümkün olmamaktadır. Diğer yandan işveren açısından çalışanların hakları devrine ihtiyaç olup olmadığı hususu, kanunun 18. Maddesi ile netleştirilmiştir; “Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır.” Yani yazılım üzerindeki hak sahipliği, yazılımın üretilmesine katkı sağlayan çalışanların değil, bu çalışanları istihdam eden gerçek veya tüzel kişilerindir.

Ancak bu noktada Yargıtay kararları ve doktrin tarafından da hüküm altına alındığı üzere,  “işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler” ifadesi oldukça önem taşımaktadır. Örnekler üzerinden açıklayacak olursak; bir yazılım firmasında yazılımcı olarak çalışan kişinin, şirketin işleri ve müşterileri için meydana getirdiği ya da geliştirdiği her türlü yazılımın mali hakları işveren tarafından kullanıma açıktır. Aynı firmada hukuk departmanında çalışan bir kişinin çalışırken bir yazılım meydana getirmesi durumunda ise, kişinin meslek ve görevi yazılım alanında olmadığından, bu durumda hukuk departmanında çalışan kişinin yazılım üzerinde tek başına hak sahipliği söz konusu olacaktır.

  1. Kanunun işverene sağladığı hak sahipliği yeterli midir?

Her ne kadar kanun ile işveren-çalışan ilişkisi bir nebze düzenlenmiş olsa da, gayri maddi bir mal olan yazılım üzerindeki hakları ve hak sahibini tespit etmek ve bu hakları korumak maddi mallarda olduğu kadar kolay değildir. Çoğaltma yöntemleri sürekli geliştiğinden yazılımın korunması çok güçleşmiştir. Bu nedenledir ki; yazılım üzerindeki hak sahipliği iddiası ile çalışanlar tarafından işverene karşı açılan davalar ya da çalışanların işten ayrıldıktan sonra yazılımları kullanmaya devam etmeleri durumunda tecavüz davaları sıklıkla görülen davalar olmaktadır. Bu durumda işverenler, kanun maddesinin korumasının yanında, çalışanlarına ve projelerine özgü sözleşmeler ile ticari varlıkları olan yazılımlar üzerindeki hak sahipliklerini korumalı ve netleştirmelidirler.

Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki, kanunun 18. Maddesi, eser sözleşmesi veya diğer sözleşmeler kapsamında ortaya çıkacak eserler için uygulanmaz. Dolayısıyla işveren-çalışan ilişkisi dışında, sözleşme ile yapılan işlerde meydana gelebilecek eserler açısından, mali hakların devri ve manevi haklara dair kullanım hakkı alınması yatırımcılar açısından oldukça büyük önem taşımaktadır.

  1. Müşteri talebi ile meydana getirilen yazılımlarda hak sahipliği kime aittir?

Yazılımcı firma, meydana getirdiği ürünü bir genel paket olarak, birçok müşterisine sunmaktaysa, bu durumda müşteri yazılım üzerinde herhangi bir hak iddia edemez. Yazılımcı firma, müşteriye sadece sınırlı bir kullanım hakkı tanımaktadır. Ancak müşteri talebi ile yazılımcı firma tarafından müşteriye özel meydana getirilen ya da geliştirilen yazılımlar açısından hak sahipliği, yazılımcı firma ve müşteri arasındaki ilişkiye ve sözleşmeye göre belirlenecektir. Dolayısıyla yazılımcı firmalar açısından müşteriye sunulan hizmetin ve şartların yazılı olarak belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Ancak yazılım, müşterinin denetim ve gözetimi altında oluşturuluyorsa, bu durumda taraflar arasında bir iş sözleşmesinin varlığı kabul edilir ve yazılımın mali hak sahipliği (kendisi meydana getirmemiş olsa bile talep ile şekillendirdiğinden) müşteriye ait olmaktadır. Manevi hak sahipliği yazılımı oluşturan çalışanlara ait kalmaya devam edecektir.

Sonuç olarak, yazılımların Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili mevzuat ile korunması maalesef bazı durumlarda yetersiz kalmakta, özellikle işveren-çalışan-müşteri arasındaki hak sahipliğinin netleştirilmesi de hukuki açıdan zaman almaktadır. Yukarıda da izah olunduğu üzere, yazılımların korunması ancak taraflar arasındaki ilişkilerin ve sözleşmelerin özel şartlarla düzenlenmesi ile mümkün olabileceğinden, özellikle dikkat edilmesi gereken bir husus olarak bilgilerinize sunulmaktadır.